Taksirle Öldürme Suçu

Taksirle Öldürme Suçu

Taksirle Öldürme Suçu kanun tarafından korunan yaşama hakkının, failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi sonucunda ihlal edilmesiyle gerçekleşir. Taksirle öldürme suçu icrai ya da ihmali hareketlerle işlenebilen suçlardandır. Taksirle öldürme suçuna teşebbüs hükümleri uygulanamaz.  Teşebbüs hükümleri yalnız kasten işlenen suçlarda mümkündür. Failin taksirli hareketleri neticesinde mağdur ölmez ise, kasten öldürmeye teşebbüs gibi bir suç oluşmaz.

Taksirle Öldürme Suçu Cezası

Taksirle öldürme suçu TCK madde 85’de düzenlenmiştir. Taksirin ne olduğu ve hangi koşullarda uygulanabileceği ise, Türk Ceza Kanunu’nun 22. Maddesinde belirtilmiştir. TCK madde 22’deki tanımıyla, bir suçun taksir ile cezalandırılabilmesi için, kanunda açıkça düzenlenmiş olması gerekmektedir. O yüzden her suçun taksirle işlenemeyeceğinin kabulü gerekmektedir. Taksirle işlenen suçtan failin cezalandırılabilmesi veya sorumlu tutulabilmesi için aranan şart kusurdur.  TCK madde 22/4’te açıkça failin kusuru neticesinde cezalandırılacağı zikredilmiştir.

Taksirle öldürme suçunun faili, fiili gerçekleştirirken mağdurun ölüm neticesini gerçekleştirmeyi amaçlamamaktadır. Fail gerçekleştirmiş olduğu fille birlikte neticesinin ölümle sonuçlanacağı tehlikesini öngörmemekte veya bu tehlikenin varlığını yadsımaktadır.  Taksirin esasını dikkat ve özen yükümlülüğü oluşturmaktadır. İlk olarak failin bu yükümlülüğe aykırı davranışta bulunup bulunmadığının tespiti yapılmalı, sonrasında ise kusur ile ilişkilendirilmelidir.

Dikkat ve Özen Yükümlülüğü

TCK madde 22’de bir suçun nasıl taksir sayılabileceği açıklanmış ve taksirin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık sebebiyle işlenebileceği öngörülmüştür. Kanun tarafından kişilerin yaşam haklarına karşı herkesin özen yükümlülüğü bulunmaktadır. Yalnız kanun tarafından değil, kişinin içinde bulunduğu durum, meslek, ailevi sorumluluk gibi özen yükümlülükleri ve bunlara uyma zorunlulukları bulunmaktadır. Bu özen sorumluluğuna yönelik failin aykırı davranması ile taksirle öldürme suçu gerçekleşir. Özen yükümlülüğüne aykırılık, failin gerçekleşmesi öngörülen olaya yönelik tedbir almaması veya kayıtsız kalması şeklinde tezahür edebilir.

Failin dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun davranması halinde netice gerçekleşse bile, fail tüm tedbirleri aldığı için kusurundan bahsedilemez. Bu durumda taksir olmadığı içinde cezalandırmaya gidilemez. Burada dikkat edilecek husus failin öngörme ihtimalinin olup olmadığıdır. Fail öngörülebilir davranışı öngörmez ise taksirle öldürme suçundan cezalandırılır. Ancak oluşan fiil öngörülemez ise ve neticesinde mağdur ölmüş ise cezalandırılmaya gidilemez. Ayrıca ölüm neticesinin faile isnat edilemediği durumlarda da taksirle öldürme suçunun varlığından bahsedilemez.

Failin fiilinin muhakkak neticeye isnat edilmesi gerekmektedir.  Neticenin yani mağdurun ölmesine, mağdurun ağır kastının veya diğer üçüncü bir kişinin fiili sebep olduğu açıkça isnadiyet gündeme gelmez. Çünkü failin özen ve dikkat yükümlülüğü diğer nedenler dolayısıyla bölünmüş ve artık neticenin öngörülebilirliği ortadan kalkmıştır.  Öngörülebilirliğin kalktığı durumlarda nedensellik bağı da kalktığı için artık objektif olarak isnadiyet oluşmaz.

Kasten Öldürme Suçunun Cezasının Ağırlaştırılmış Halleri

  • Bilinçli taksir

TCK madde 22/3’de bilinçli taksirin tanımını yapmıştır: “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.”

Öncelikle belirtmem gerekir ki Bilinçli Taksir başlığına kadar anlattıklarımın hepsi, bilinçsiz taksir ya da basit taksir olarak kabul edilmektedir.

Failin suçu bilinçli taksirle işlemesi halinde alacağı cezanın üçte bir ile yarısına kadar arttırılmak suretiyle verileceği öngörülmüştür. Bilinçli taksirin tanımı doktrindeki kabule göre olası kastın tanımı ile birbirine çok benzemektedir. İkisinde de fail suçun gerçekleşebileceği öngörüyor ancak buna rağmen netice gerçekleşiyordur. Bilinçli taksirde ise, fail öngörmüş olduğu neticenin meydana gelmesini istememektedir. Olası kast ile aralarındaki fark değerlendirilirken her somut olaya göre detaylı şekilde ele alınmalıdır. Failin fiilin icrasına geçmeden önceki iç dünyası incelenmeli ve hareketleriyle kıyaslanmalıdır. Suç işlenirken fail, neticenin gerçekleşmemesini istememekle birlikte, öngördüğü suçun gerçekleşmemesine de güveniyorsa bilinçli taksirden söz edilir. Ancak fail öngördüğü netice hakkında ne olursa olsun diyerek yani mağdurun ölümünü kabullenerek fiili icra ederse olası kast gündeme gelecektir.

  • Birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet verilmesi

Kanun maddesinde belirtilen hükme göre, failin işlediği taksirle öldürme suçunun fiili neticesinde birden fazla kişi ölürse veya ölümle birlikte yaralanmalar da varsa, failin 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağı öngörülmüştür. TCK madde 85/2 ile birlikte daha ağır ceza gerektiren hal düzenlenmiştir.

Şahsi Cezasızlık Hali

TCK Madde 22/6 – “Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.”

Taksirle öldürme suçunu neticesinde failin mağduriyete uğraması söz konusu olabilir. Failin mağduriyetinin oluşabilmesi için, ailevi ve kişisel dünyasında mağduriyet oluşması, yani Taksirle öldürme suçunun mağdurlarının failin akrabalarının olması gerekmektedir. Failin taksirli fiili neticesinde ölen akrabalarının failde derin üzüntü yaratması da bir diğer şahsi cezasızlık şartıdır. Failin mağduriyetinin kabulü halinde ise, ceza verilemeyeceği belirtilmiştir. Bilinçli taksirin varlı halinde ise cezada indirim öngörülmüştür.

İlginizi çekebilecek diğer makalelerimiz.

Bunları da Beğenebilirsiniz

Henüz Yorum Yok

Yorum Yazın